Picasso’nun doğduğu Malaga kenti, kil ve seramik konusunda köklü bir geleneğe sahiptir.
Picasso çocuk yaşlardayken çömlek yapımını öğrenir. 65 yaşından sonra ise kil ve seramikle yeniden ilgilenmeye başlar ve birçok eser üretir.
Önce Ustaların yaptığı birkaç seramik vazoyu boyar. Ancak fırınlandıktan sonra beliren renkleri beğenmez. İlk denemeler, çizim ve renklerin seramik tekniğiyle uyuşmazlığı nedeniyle başarısız olur.
Sonrasında Jules Agard isimli bir seramik ustası ile çalışmaya başlar.
Başlangıçta, önceden var olan seramik biçimleri üzerine Picasso kendi desenlerini resmeder. Renk ve teknik uyuşumları açısından çeşitli denemeler yapılır.Sonra seramiğin püf noktalarını öğrenmeye başlar.
Önceleri tabaklar, vazolar boyar. Daha sonra tekniğini geliştirdikçe Picasso’nun yarattığı özel biçim çizimlerine göre Jules kili yoğurur, sanatçı son düzeltmeleri yapar ve resimlendirir. Eli yatkınlaştıkça vazo, sürahi, kase gibi nesneleri biçimlendirmeye el atar. Değişik çalışma yöntemleri ile kile “Picasso yaratıcılığı”nı eklemektedir.
Sanatçı bazen Antik Yunan-Roma seramiklerinden esintilerle, sanki arkeolojik kazılarda bulunmuş seramik parçaları yapar.
Bazen de ülkesi İspanya’nın boğa güreşlerini, matadoru, pikadoru ve seyircisiyle servis tabaklarına arenayı resmeder.
Kendi ve sevgilisi Françoise’nin portrelerini de zaman zaman kameo biçimli seramik silüetlerde buluşturur.
Picasso, bazen de yediği balığın kılçığının kalıbını alarak ürettiği gibi üç boyutlu çalışmalar yapar.
“
Sürahide laleler” ,”Süvari Kadın” ilginç seramik çalışmalarıdır.
Bir zaman sonra biçimlendirilmesi ve boyanmasına değin tüm aşama kendi yaratıcılığının damgasını taşır. Kuşkusuz en önemli nokta, tasarımları yapmadan önce bunları bir kâğıda desenlemrsi ve ondan sonra gerçekleştirmesidir. Bunlardan biri olan “Akbaba” adlı vazo olağanüstü bir yaratıcılık örneğidir.
Picasso, bu arada yer ve duvarlar için, özellikle banyolara yaptığı seramiklerde konu olarak çıplaklığı işlemiştir. “Saçını tarayan çıplak” ve “Kumsalda iki kadın” bu alanda yaptığı örneklerdir.
“Kuş ve Faun Başı” ile “Bikini”li kadın biçimli iki vazo ilginç tasarımlardır.
Sanatçının, 1947-57 yılları arasında toplam 3.500 seramik yaptığı belirlenmiştir. Bir başka deyişle günde ortalama bir seramik üretmiştir sanatçı…
Picasso, seramiklerinin hiçbirini günlük kullanım için yapmadı.
Resimleriyle kıyaslandığında seramik resim ve heykellerinin sanat pazarından uzak kalmasının ise iki nedeni var:
Birincisi, seramiğin bir sanat olduğunun algılanılmasındaki gecikmedir. Bu günümüzde de seramik sanatı ve sanatçısı için sıkıntıdır. Endüstriyel üretim sanatsal üretimi baltalar.
İkincisi ise, atölye sahipleri ile pazarlamacısının Picasso’ya yanlış bir öneriyi kabul ettirmeleridir. Sanatçı, bir seramiğin, “tıpkıbasım” gibi kendi elinden çıkmamış “sınırlı sayıda kopyalarını” piyasaya sürme iznini verince, gerçekte sanatsal kişilikleri olan bu eşsiz yapıtlar değerlerine ulaşamadı.
Hangisinin gerçek, hangisinin kopya olduğu anlaşılmaz oldu.
Böylece aynı özgünlükteki seramikleri resimlerinin değerine ne yazık ki ulaşamadı.
0 Yorum “Picasso seramiklerinde kopya mı gerçek mi olgusu!”